- Trabzon'da satılan su şişelerinin altında ne yazar? Cevap:Buradan açılmaz.
- ....Ve tanrı kadını yarattı. O da kalktı kaynana oldu...
- Sık sık ameliyat olun, içiniz açılır...
- Bu tüp bebek hatalı;hep gaz kaçırıyor...
- Yalnız planlarının değil, başarılarının da tadını çıkarmaya çalış.
- Çiçekleri dalından koparmayın! Kökünden sökün...
- Önce inşallah yeneceğiz" Sonra: "Yenildik ama ezilmedik" (Milli Maç)
- ALLAHIM!! Kendim için bir şey istemiyorum,Sadece anneme elma yanaklı,bal dudaklı,sütun bacaklı bir gelin nasip eyle...
- Seni bir yerden çıkarıyorum dedi kadın: Meğer ebemmiş ..
- Akil yaşta değil baştadır, Ama akli başa yaş getirir...
- Kızda bir fizik var abi!, Einstein yanında halt etmiş...
- Sana bir kıllık yapayım, kıllarını koyarsın
- Kim vurduya gittim, birazdan gelicem...
- Korkunun ecele faydası yoktur,sadece iç çamaşırları kirletir...
- İnsanların seni ezmesine izin verme; Ehliyet al, sen onları ez...
- Aile kabristanıdır. Damsız girilmez...
- Büyük jetona para verme, Küçükten al büyüt...
- İstikbal göklerdeydi, ozondaki delikten düştü...
- Bilmemek ayıp değil, Yeter ki çaktırma...
- Bitkisel hayata girdim, HIYAR gibi yaşıyorum...
- Karanlıkta mehtapta oturmak iyidir, Ama Mehtapla karanlıkta oturmak daha iyi.......
- Ama kimseye teslim olma. Telaşsız, açık ve seçik konuş. Başkalarına da kulak ver.
- Aptal ve cahil oldukları zaman bile dinle onları; çünkü dünyada herkesin bir hikayesi vardır.
- DELİ GİBİ SEVDİM, MANYAK GİBİ EVLENDİM.
- Yalnız planlarının değil, başarılarının da tadını çıkarmaya çalış.
- Ne kadar küçük olursa olsun işinle ilgilen; hayattaki dayanağın odur.
- Olduğun gibi görün sevmediğin zaman sever gibi yapma.
- Aşka burun kıvırma sakın; o çöl ortasında çimenli bir yerdir.
- Bunu yazan sinus, Okuyana kosinus...
- Sigara içme torununu gor, Sigara iç dedeni gör...
- Kızlar bugünlerde hoşuma gitmiyor,Hoşum neresi acaba?...
- ! burada nefes almayın, Daha ucuz bir yer biliyorum...
- Adam o kadar fakirmiş ki, virajı bile alamamış...
- Hayat ineklerin otladığı bir mera gibidir:Devamlı bir boktan diğerine basarsın.
- Asansör bozuk. En yakın Asansör karşı binadadır...
- Ne kadar sallarsan salla, Dört yanlış bir doğruyu götürür...
- Where is the HAREKET, There is the BEREKET...
- Dereceye girmek için çok çalıştı, Ama hasta oldu derece ona girdi...
- Size yapılmasını istemediğiniz bir şeyi başkasına yapın. çok zevkli oluyor...
- Karımla tek ortak yanımız, Ayni günde evlenmiş olmamız...
- Kızını dövmeyen, torununu erken sever...
- Mutlu eşekler gibi sırıtma...
- Hakan yarınki maçta forma giymeyecek,çıplak oynayacak.
- Dobrovolskietrabinskrapraskrayte!
- Ha?
- Zink Tokai...
- Hey Moruk, dun aksam otobüs durağında ne bekliyordun?
- Tren...
- Yapacağınız her geyik muhabbeti, Size zaman kaybı olarak dönecektir...
- Bizim ülkemizde kadın erkek eşitliği halinde Penaltılara gidilir...
- Sigara kanser yapıyor hayat ise verem ..
- Tuvaletten sonra sifon çekme! İnsanlığa yaptığın katkıyı herkes görsün...
- Bitkisel hayata girdim, Maksat yeşillik olsun...
- Kız o kadar kekeme bir kızdı ki,"Ben sizin bildiğiz kızlardan "Diyene kadar bildiğimiz kızlardan olurdu...
- Yarın yapabileceğin bir şeyi, Asla bugünden yapma...
- Zamanı gelmiş bir hatadan daha kaçınılmaz ne olabilir ?
- Ne yaparsan yap, yapmadığın şeyler yaptıklarından daha önemlidir.
- İlk seferde kazanamazsan, sucu amirine at,
- İkinci seferde kazanamazsan hile yap,
- Üçüncü seferde kazanamazsan vazgeç salaklığın alemi yok.
- Hayat yalnız geriye doğru anlaşılabilir, ve yalnızca ileriye doğru yaşanabilir.
- Eğer bir sayfada iki yazı varsa, alttakini oku
- Eğer üç kursunla üç düşmanının olduğu bir asansöre biniyorsan, hepsini en büyük düşmanına sık, emin olmak için.
- Hayatta en büyük talihsizlik, bir şeyin iki kere acemisi olmaktır.
- Kendini mutlu hissediyorsan, bir yerde yine bir salaklık yaptın ve farkında değilsin demektir.
- Kendini mutlu hissediyorsan, merak etme birazdan geçer.
- Bu günün emekten tasarruf sağlayan en büyük icadı yarındır.
- Senin zayıflaman için daha 40 fırın ekmek yemen lazım.
- Kafanı çevirip durma, aklından geçenleri okuyamıyorum.
- Ajda Pekkan yüzünü gerdirmeye devam ediyor... yüzündeki ben eskiden ayağındaymış...
- Jogging yap, sağlıklı öl
- Aşk öyle ciddi bir hastalıktır ki iki kişiyi birden yatağa düşürür...
- İnsan öldüğü zaman değil, unutulduğu zaman ölür
- Eğer turist sezonundaysak neden onları avlayamıyoruz?
- Adamın biri ata binmeye bayılıyormuş. Binmiş, bayılmış.
- Adamın biri ata binmeye bayılıyormuş. Binmiş, at bayılmış.
- Çözümün bir parçası değilsen, sorunun bir parçasısındır.
- Dikkatli sür, insanın yedek parçası yoktur.
- Silahlar insanları öldürmezler, sadece öldürmeyi kolaylaştırırlar.
- Kültür mantarı dışındaki mantarların çoğunun faciaya yol açtığı söyleniyor. Kültürsüz olduktan sonra, ha mantar, ha insan fazla bir şey değişmiyor. Sonuçta ikisi de faciaya yol açıyor.
- Ne kadar dönersen dön, kıçın arkanda kalır.
- Bu dünyada iki kör tanıdım. Biri senden başka hiç kimseyi görmeyen ben, diğeri beni hiç görmeyen sen.
- Bülbülü altın kafese koymuşlar. Yine de 24 ayar altın demiş.
- Hayat bir koşu değil, hedefi vurmaktır. Önemli olan zamandan tasarruf değil, bir hedef bulmaktır.
- ÎSÎYORUM, ÖYLEYSE VARIM !!
- BAĞIRSAĞINIZDA PARAZİT VARSA DIŞKINIZI HAYVANAT BAHÇESİ TUVALETİNE BIRAKIN !..
- Ben ettim sen etme !
- Bırak tuvalet temiz kalsın
- HEMŞERİM !!
- Son damlayı çamaşır sıkar gibi sıkarak düşürmene gerek yok.
- SALLA DÜŞER !..
- Kimine göre dinlendirici bir müzik, kimine göre gürültü
- Sifon Sesi
- ELEKTÎRÎK TASARRUFU YAP !
- KARANLIKTA HEDEFE ÎNDÎRMEYÎ
- ÖĞREN.
- Kabızlık Zaman Çalar , İshal ise Bekletmez...
- LÜTFEN SESSÎZ ÎSEYÎN !!
- Zavallı Îstanbullular Sular Geldi Sanıyor.
- Feminist bir erkek oturarak işer...
- Ne zaman Tuvalete Girsem ,Giderek hafiflediğimi hissediyorum
- Sevgili Aşçı Kardeşim, biraz önce Bütün Marifetleriniz Delikten Îçeri Kaçtı (Lokanta Tuvaleti)
- ASAĞILIK DUYGUSU OLANLAR ,BELDEN ASAĞISI ÎLE ÎLGÎLENÎRLER
- Ne Mutlu ki Erkek Değilim
- Yoksa Bir Kadınla Evlenmek Zorunda Kalacaktım (Bayanlar Tuvaletinden)
- Bunca Îçine Ettiğimiz Dünyanın Niçin Sifonu Yok ?
- KULANDIĞINIZ TUVALET KAĞIDINI ÇÖPE ATMAYIN !
- Yanınıza Alın ve Gördüğünüz Îlk Yeniden Kazanma Kumbarasına Atin.Ekonomimize Katkınız Olsun.
LEZZET TESTİ
Adamın biri birgün ekmeğin arasına yay koymuş ve bir ısırık almış. Görenler ne yapıyorsun diye sormuşlar. Adam yayla lezzet testi yapıyorum demiş.
FARK
Küçük John okuldan eve gelir ve üzgün bir sekilde, "Matematik
dersinden 1 aldim" der. Babasi hemen sorar, "Neden ?" "Ögretmen 3x2 kaç eder?" diye sordu, ben de "6" dedim. Babasi hemen oglunu tasdikler ve
"Fakat bu dogru" der. Ondan sonra da "ögretmen 2x3 kaç eder?" diye sordu.
"Has siktir, ne farki var ki ?"
"Ben de ögretmene aynisini söyledim
AIDS
Adamın biri kanserden oluyormus. Olum doseginde oglu sormus:
‘ Baba neden AIDS’ten oldugunu soyluyorsun herkese?’
Baba ‘ Ben oldukten sonra kimse annenle berabar olamasın diye!’
SEKS SIRASINDAKİ TEPKİLER
Telekız: Hala bitmedi mi?
Genc kız: Devam et! Devam et!
Yaslı kadın: Daha! Daha!
Evli es: Yeni perdeler almamız lazım!
EN İYİ POZİSYON
69 dan once en iyi pozisyon 88 dir.
Anlamı you 8 me and I 8 you! (İngilizce okuyunuz!)
TARZAN
Jane Tarzan’a: Tamam eger seninki 20 cm se seninle evlenecegim.
Tarzan sok olmus! ‘ Ne? Tamam tamam! Cunku ben seni sevmek ve onu kesmek!’
AKIL SAĞLIGI YERİNDE OLMAYAN BİRİNİ NASIL ANLARSINIZ?
Vahsi, kontrol edilemez, nadiren banyo yapar,
Cok kotu gorunur, cok kotu kokar,
Delice davranır,
Klavyeyi tutar ve bu mesajı okur!’
SORULAR
Hitler kamplarindan birinde bir gun dolasirken Yahudileri toplamis. Bir soru sormus
"4 artı 2 kac eder?"
Yahudiler "7 eder " diye bagirinca sinirlenen Hitler"Yakin boyle toplama kampini" demis.
Bosluktaki fil'e ne denir?
Fill in the blanks!
Gemide kaptan tayfalarından birini cagirmis. "5 eksi 2 kac eder?"
Tayfa 4 eder diyince kaptan sinirlenmis ve "Burasi ne bicim cikartma gemisi leyn" diye bagirmis.
Yikanan Ton'a ne denir?
Washington!
Adamin biri birgün kafasini ıslatmadan şampuanlamaya baslamis. Annesi de:
Oglum hiç saç islatilmadan sampuanlalnir mi? deyince adam:
Ama anne bu şampuanda "kuru saçlar için" yaziyor!!!
Geçen gün bir taksi çevirdim; hala dönüyor
Apo birgün militanlarina "4 bölü 2 kaç eder?" diye sormus! Hepsi bir agizdan 20 diye bagirmislar.
Apo sinirlenmis. Ayaga kalkmis ve bagırarak: "Siz ne biçim bölücü örgütsünüz?" demis.
Adamin birinin elinde koltuk yayi, keman yayi, amortisor yayi gibi yaylar varmis. Bunlari sirayla isiriyormus. Bunu gören arkadasi meraklanip ne yaptigini sormus. Adam da yanitlamis:
-Yayla lezzet testi.
Delinin birisi saatini hastane bahçesindeki havuza atmis. Bunu gören arkadasi yanina yanasmis ve konusmaya baslamislar:
- Niye attin saati havuza?
- Nasil yüzdügünü görmek için.
- Peki, kurdun mu?
- Hayir
-Enayi, hiç kurmadan yüzer mi?
Tanri ikinci zenciyi de yaratmis! Tüh bu da yandi, demis!
Temel'i supermarket onunde kocaman bir orkid paketiyla goren Cemal ne yapacagini sorunca Temel
- Pununla tenis oynayapilirsun, pisiklete pinepilirsun, ata pinepilirsun, tenuze cirepiliysun,... demis.
Karadenizlinin birisi bara girmis 'barmen bey' demis, 'limonsuz tekila'
Barmen: Beyefendi limonumuz kalmadi kusura bakmayin portakalsiz versek olur mu?
Sisman adamin biri birgün yolda yürürken karsisina bir cin çikmis. Bu cin hemen adamin yanina yanasip adama: "Dile benden ne dilersen! üç istegini yerine getiricem!" demis.
Adamda sevinmis ve
1)Ince olmak istiyorum!
2) Yillardir hep kadinlardan uzak kaldim! Kadinlara yaklasmak istiyorum. ve son olarak
3) kanatlarim olsun ki uçayim! demis!
Bir iki saniye sonra adam kanatli orkid ped olmus!
DİNİ FIKRALAR
Tecavüz Manastırdan şehire gitmek üzere yaya olarak yola çıkan iki rahibe ormanlık bir alandan geçmek zorunda kalırlar..Ormanın derinliklerine ulaştıklarında,önlerine aniden iki serseri çıkar.Birkaç çırpınıştan sonra serseriler, rahibeleri halleder ve geldikleri gibi yine esrarengiz biçimde kaybolurlar.. Tekrar yola koyulan rahibelerden biri diğerine sorar:
- Kardeş,iki kez tecavüze uğradığımızı Rahip Efendiye söyleyecekmiyiz?....
Diğeri arkadaşına şaşkın şaşkın bakar:
- Ama bizi bir kez düzdüler..
- ayy..yoksa dönerken ayni yolu kullanmayacak mıyız..
Yırtık
Baş rahibe bir sabah manastırda butun rahibeleri toplar ve dün akşam manastırda olmaması gereken olaylar oldu der. Dün akşam manastıra erkek girdiğini söyler bütün rahibeler hhiiihh der fakat arka taraftan bulunan rahibe kikiki güler. Baş rahibe iççamaşırı falan bulunduğunu söyler. Bütün rahibeler yine hhiiihh yaparlar arkadakide yine sinsi gülmeye devam eder. Baş rahibe perzervatif bulundu der. Butun rahibeler arkadaki rahibe hariç hiihh der arkadaki rahibe kkıı kıkı gülmeye devam eder. Rahibe sözünü şöyle bitirir:
Fakat perzervatif yırtıktı der bu kez bütün rahibeler kkı kı güler ve arkadaki rahıbe hhiiiihh der.
Yarı yarıya
Bektaşinin birini ramazanda içki içtiği için yakapaça kadıya götürürler. Çakırkeyif Bektaşi'yi görür görmez kadı:
"Behey kafir! Bu yaşta hala içiyorsun bu zıkkımı. Utanmıyor musun? Bilmiyor musun haram olduğunu? .." der.
"Sırtınızdaki ipek kaftan da haramdır" diye karşılık verir Bektaşi.
Kadı:
"Bunun içine pamuk katarlar" Bektaşi:
"Dünyada doğru adam mı kaldı, şaraba da yarı yarıya su katıyorlar..."
Farz
Nasreddin Hoca'nın evine bir gün üç molla misafirliğe gelir. Üçü de birbirinden obur şeylermiş. Hoca ne yemek çıkarmışsa silip süpürmüşler. O kadar ki sahanlarda yemek bitince, bunu da "sünnettir" diye ekmekle iyice sıyırırlarmış. Bu sırada odaya Hoca'nın oğlu girmiş. Mollalar Hoca'yı memnun etmek için:
-Aman ne güzel çocuk...Adı ne bunun? diye sormuşlar.
Hoca:
-Adı Farzdır, demiş.
Mollalar şaşırıp birbirlerine bakmışlar:
-Bu ne biçim isim Hoca Efendi? demişler. Şimdiye kadar böyle bir isim hiç duymamıştık.
Hoca hemen taşı gediğine koymuş:
-Ya, sünnet diyeyim de onu da mı yiyin?
Abdestsiz
Nasreddin Hoca bir gün ağacın altında namaz kılıyormuş.Ağaçta bulunan biri de onu izliyormuş. Namazı bittikten sonra namazımın kabul olması için Allah'a dua etmeye başlamış.
-Allahım sen namazımı kabul et.
Ağaçtaki adam:
-Etmem diye cevap vermiş.
Hoca şaşırmış.Tekrarlamış.
-Alahım sen kıldığım namazı kabul et.
-Etmem.
Hocanın şaşkınlığı iyice artmış.Yine:
-Allahım sen namazımı kabul et demiş.
Ağaçtaki adam tekrar:
-Etmem deyince hoca sinirlenmiş.
-Etmezsen etme. Zaten abdestsiz kılmıştım.
Zil sesi
Kasabanın saygın papazı, bir akşam meyhaneye gider.Yemeğini erken şarabını da o kalabalık meyhanede yudumlamaktadır. Saatler sonra çişi gelir ve tuvalete gider. Çıktığında, meyhanedeki o kalabalık kah-kahalarla gülmekte ve birbirlerini dürtüp işaret parmaklarıyla papazı göstererek kahkahalarına devam etmektedirler. Buna anlam veremeyen papaz, meyhaneciyi çağırarak neler olduğunu sorar.
Meyhaneci der ki: "Papaz efendi bizim tuvalette pisuarın üstünde belden aşağısı bir kağıla kapanmış, üstü çırılçıplak bir kadın resmi vardır, zaten görmüşsünüzdür"
-Eeee, der papaz.
Meyhaneci: "İşte o kağıdı kaldırınca bizim bu tarafta bütün ziller çalar da ondan gülüyorlar"..
İmam, Papaz ve Haham
Bir imam, bir haham ve bir papaz ormanda geliyorlarmış. Bir gölün kenarına gelmişler. Hava sıcak mı sıcak. Bakmışlar çevrede de kimse yok, soyunup göle girmişler. Çıktıklarında bir bakmışlar ki kıyafetleri ortada yok. Aramışlar taramışlar ama bir türlü bulamamışlar. Sonunda haham "Benim evim ormanın içinde, biraz ileride. Benim eve gidelim, ben size giyecek bir şeyler veririm" deyince beraber ormanın içinde anadan üryan hahamın evine yürümeye başlamışlar. Tam eve yaklaştıkları sırada bir grup kadın belirmiş. Kaçacak biryerde yok. Papaz hemen şeyini kapatmış. Haham da hemen şeyini kapatmış iki eli ile. İmam ise yüzünü kapatmış. Kadınlar geçtikten sonra hahamla papaz imama neden şeyini kapamadığını sormuşlar. İmam "Sizi bilmem ama benim cemaatte beni yüzümden tanırlar, demiş."
Sen ne işe yaradın
Bektaşi ile hacı osmanlı zamanında ramazanda içki içerken yakalanırlar. Kadı yaptıklarının cezasının ne olduğunu bilip bilmediklerini sorar bunlara. Hacı af diler şeytana uyduk kadı efendi der ve hacı ya idam cezası verir. Bektaşiye sıra gelir ve derki ben Kadı efendi ben gayri-müslümün bana oruç farz değil der. Kadı Bektaşiyi serbest bırakır.Bektaşi kadıya sorar kadı efendi ben de şeadet getirsem müslüman olsam arkadaşımı da bağışlar mısın? Kadı efendi düşünür gavuru müslüman yapmanın ona sağlayacağı sevabı hesap eder ve hacıyıda affeder. Kadının huzurundan ayrıldıktan sonra hoca şaşırararak bekaşiye sorar; Sen ne biçim adamsın be bir dinli oluyon bir dinsiz, sende iman yokmu bire münafık deyip azarlar. Bektaşimizde gavur oldum kendimi , müslüman oldum seni kurtardım. Peki sen ne işe yaradın?
İş iştir
Abraham Libemovitz sınıfındaki tek yahudi öğrenciydi. Ne iyi ki yaşadığı şehir nezih bir yerdi ve ırkçılık gibi sorunlar yoktu. Bir gün sınıfta öğretmen şöyle bir soru sordu:
- Evet çocuklar, dünyada gelmiş geçmiş en büyük insan kimdir? Bilene 20 dolar vereceğim. Bütün çocuklar tahmin etmeye başladı. Biri "George Washington ! Çünku ulusumuzun babasıdır!" dedi. Başka biri "Abraham Lincoln ! Çünkü köleliği kaldırdı !", bir diğeri; "Jan Dark ! Fransayı kurtardı !" Fakat öğretmen bu cevapları kabul etmemiş. Bu sırada Abraham parmak kaldırmış. Öğretmen sormuş; "Evet Abraham,sence dünyada gelmiş geçmiş en büyük insan kimdir?" - Nasıralı İsa.
- Bravo Abraham, aferim, gel al 20 dolarını.
Dersten sonra cevaptan çok memnun kalmış olan öğretmen Abrahama neden isa cevabını verdiğini sordu.
- Öğretmenim, aslına bakarsanız bence dünyadan gelmiş geçmiş en büyük insan Musadır ama...,iş iştir...
Kevser
İmam Hatip Lisesinde teftiş yapan bir müfettiş sınıfa girer.. Ders Kur'an-ı Kerim'dir. Bir öğrenciyi kaldırarak ismini sorar. Öğrenci:"Fatih" diye cevap verir.. Müfettiş : "Peki öyleyse yavrum Fatiha suresini oku bakalım.."..cocuk sureyi okur. Sıra başka bir öğrenciye gelmiştir. Mufettiş yine sorar.."İsmin ne çocuğum?"..çocuk cevap verir: "Yasin ama arkadaşlar kısaca Kevser derler "
Tedbirli olmaya çalışıyor
Papaz ölmek üzere olan adamın üzerine eğilerek;
'Ölmeden önce şeytanı ve onun kötülüklerini lanetle'...der.
Ancak adamdan ses çıkmaz.
Papaz isteğini bir kez daha tekrarlar, ama hastanın sessizliği sürer.
Sonunda Papaz kızgın bir ifadeyle; 'Neden şeytanı ve kötülüklerini lanetlemiyosun, bre gafil?' diye sorunca adam halsizce karşılık verir; 'Nereye gideceğim belli olmadan kimse hakkında kötü konuşmak istemiyorum.'
Kafir
Neyzen Tevfik sivri dilliliği ve içmesiyle bilinen bir sofuymuş.Yine herzamanki mekanında arkadaşlarıyla içiyormuş Oradan geçmekte olan katı dindar bir başka sofu arkadaşı Neyzen'i görmüş.Söylene söylene yanına gelmiş ve şöyle demiş:
-Ah Neyzen! iyi adamsın hoş adamsında, birde şu kafiri içmesen
Neyzen sofuya bıyık altından gülerek:
-Sen hiç merak etme aziz dostum. Ben bu kafiri önce ehli müslim yapıyorum, sonra içiyorum
Oğlumu Kaybettim
Hz. isa bir gun yolda perishan bir adam rastlamIsh.. derdini anlamak icin sormus - neyin var diye.. adam, aman sorma demis... -oglumu kaybettim onu arIyorum... isa, -peki oglunun ne gibi ozellikleri varI diye somus.... adam, -ellerinde ve ayaklarInda civi delikleri vardI demis.. isa, shok olmus ve adama sarIlIp haykIrmIsh -baba...! adam da isa ya sarılmış.... -pinokyo...!
Güzel için oruç bozulurmu ?
Bektaşiye bir gün sormuşlar...
Gelse bir dilberi ahu
Olsa savmı ramazan
Dilber-i ahumu efdaldir ,
yoksa savmı ramazan mı?
Bektaşi cevap verir:
Fırsatı fevketme zinhar...
Sür sefasın dilberin
Olur kazası savmın
Olmaz kazası dilberin....
ne sıklıkta
Erenlerden birine sormuslar
-'ne sıklıkla oruç tutarsın?'
-'ooo' demiş 'her sene kesin oruç tutarım'
-'peki ne sıklıkla namaz kılarsın?'
-'ooo' demiş 'çok sık. her hafta namaz kılarım'
-'peki' demişler ne sıklıkla alkol alırsın?'
-'ehh' demiş 'cok nadiren. akşamdaan akşama!'
Suç sende değil
Bektaşiler gene bir akşam iciyorlarmis. Havada sıcakmı sıcak yazın en sıcak ayı. Ekinlerin suya ihtiyaci var. İçerlerken arkadan birisi seslenmiş '' hocam ne olacak bizim tarlalarımızın hali? bizim için yağmur duasına çıksanda bize bereket yağdırsan''. demiş. Bektaşi ''tamam yarın içmeyelimde yağmur duasına çıkalım''demiş. sabahleyin erkenden bektaşi önde cemaati arkada giderken tarlaların yanına gelmişler. Bektaşi baslamış dua etmeye. Tam duanın ortasında''Allah'im bu tarla benim ''demiş duaya devam etmiş. Neyse duayı bitirdikten sonra herkes evlerine dağılmış. Bektaşininde arsası tam yolun yanındaymış yani çok kıymetliymiş. Bektaşide evine dönmüş. Akşam bir yağmur baslamış, ortalığı sel götüruyor durdurak bilmiyor. Bektaşinin arsasını sel almış götürmüş. Sabahleyin bektaşi yağmurun sevinciyle koşa koşa geliyor birde bakıyorki arsa yok!!! Bektaşi çok sinirlenmiş ellerini havaya kaldırmış ''Yok Allahm suç sende değil, sana o arsanın yerini söyleyen pezevenkte''demiş.
Sen en iyisini bilirsin
Nasrettin hoca bir gün köyden şehre giderken yorulmuş tarlanın kenarındaki Ceviz ağacının altında dinleneyim demiş.Şöyle bir etrafına bakınıp ağacın altına uzanmış. Ve şöyle düşünmüş.Ey Allah'ım gücüne sual olmaz amma,incecik kabak sapında kocaman kabak var, koskocaman ağaçta küçücük ceviz var, bu nasıl iş deyip uykuya dalmış.Ağaçtan bir ceviz hocanın kafasına düşüvermiş.Ve kafada ceviz büyüklüğünde bir şiş olmuş. Hoca hiddetle uyanmış ve Yarabbi sen en iyisini bilirsin demiş. Simdi o kabak ağaçta olsaydı benim halim ne olurdu.
Vaaz
Papazın biri vaaz verecekmiş ama çok heyecanlanıyormuş. Gitmiş baş papaza, papaz efendi ben vaaz vereceyim ama çok heyecanlanıyorum demiş.Papaz,o zaman git biraz şarap iç heyecanın geçer demiş. Adam,şarabı içmiş sonrada vaazı vermiş. Vaazdan sonra gitmiş papaza,demiş nasıldı papaz efendi beğendiniz mi? Papaz , "Güzeldi yavrum ama bazı hataların var."
1)Merdivenden yürüyerek ineceksin tırabzandan kaymayacaksın.
2)Duaların sonunda oleeeey değil, Amin diyeceksin.
3)En önemlisi de İsa Tanrı'nın oğlu sütçünün çocuğu değil.
Cehennem
Dört samimi arkadaş aynı arabada yolculuk ederken trafik kazasında ölürler. Azrail "Türk cehennemine mi yoksa avrupa cehennemine mi gitmek istersiniz?" diye sorar. "Fark nedir?" diye sorarlar. Azrail "Avrupa cehenneminde her gün bir kepçe Türk cehenneminde her gün bir kova bok yersiniz" der. Üç tanesi "biz Türk doğduk, Türk ölürüz" der. Bir tanesi ise uyanıktır, Avrupa cehennemini seçer. Ve aradan epey zaman geçer avrupa cehennemindeki adam artık kepçe kepçe yemekten bıkmıştır, arkadaşlarının durumunu merak eder, hallerini görmek için ziyarete gider. Oysa onlar şen şakrak gülerek karşılarlar onu. Dayanamaz sorar: "Ben bir kepçesini hazmedemezken siz her gün bir kova bok yiyip nasıl bu kadar neşeli olursunuz?" "Oğlum oğlum" derler "Burası Türk cehennemi, bir gün bok olur kova olmaz bir gün kova olur bok olmaz, 3 aydır bir bok yediğimiz yok!"
Yalansa
Abartıcı bir kişi olarak tanınan hattat İzzet Efendi bir dostuna:
- Dün gece sabaha kadar oturdum, bir Kur’an yazıp bitirdim, demiş.
Az sonra dostu söze girmiş :
- Geçen Ramazan’da Kandilli’ye, bir iftar yemeğine gidiyordum. Boğaziçi’nde öyle bir fırtına çıktı ki... Dalgalar bindiğim kayığı sahildeki minarelerin şerefelerine kadar çıkardı. Kayık dalgalar arasında sallanırken iftar oldu, toplar atıldı. Ben de sigaramı kandillerden yakıp orucumu bozdum.
Mustafa İzzet Efendi bağırmış :
-Yalan !..
-Yalansa, senin dün gece yazdığın Kur’an-ı Kerim çarpsın.
Elimden Geleni Yaptım
Kasabanın birinde kilisede pazar ayini sırasında kilisenin içinde olduğu kasabayı su basar. Sular kiliseye doğru ilerlemeye başlar.Herkes panik içinde koşuştururken Papaz'ın yerinde durduğunu gören insanlar Papaz'a gelmelerini söylerler.
Papaz onu Tanrı'nın koruyacağını söyler.
O anda sular yükselmeye başlar.Sular kiliseye girer.Rahip canını kurtarmak için 2. kata çıkar.Bir yandan da Papaz'a kaçmasını söyler.Papaz inadını devam ettirir.Sular 2. kata çıktığında pencerenin önünden bir kayık geçer.İçinde halktan bazı kişiler vardır.Papaz'a gelmesini söylerler ama Papaz yine inadını sürdürür.
'Tanrı beni korur'der.Sular çatıya çıktığında yine bir kayık geçer ve yine halktan bazıları kayığın içindedir Papaz'a gelmesini söylerler ama Papaz 'Tanrı beni korur'demeye devam eder.Sular çatıyıda aşınca Papaz çatıdaki direğe tutunur.Bu sefer tepeden bir helikopter geçer. İçinde yine halktan bazı kişiler vardır.Papaz'a gelmesini söylerler.Papaz yine
'Tanrı beni korur.'der. Ve ölür.
Tanrı'! nın huzuruna çıkar.Tanrıya 'Ben sana darıldım Tanrım. Ben senin huzurunda yıllarca çalıştım,sen beni öldürdün.'der.
Tanrı da 'asıl sen kendini öldürdün.Senin için 2 kayık 1 helikopter gönderdim daha ne yapayım.'der
ORUÇ
Ataist bir adam bir gün ormanda geziyor ve etrafındaki güzelliklere bakıyormuş 'Evrim ne güzellikler yaratıyor!diye düşünüp mest oluyormuş birden arkasında kocaman bir ayı belirmiş ve onu kovalamaya başlamış Adam bütün gücüyle kaçıyormuş ama her arkasına bakışında ayının daha olduğunu farkediyormuş. Dakikalarca süren bir kaçışın sonunda adamın ayağı yerdeki bir dala takılmış, ayı adamın üzerine atlamış, pençesini kaldırmış, Tam vurmaya hazırlanırken adam "ALLAHIM! diye bağırmış. bir anda zaman durmuş ayı donmuş, ormandaki nehir bile akmaz olmuş bir anda orman karramış ve gökyüzünden bir ışık hüzmesi adamın üzerine parlamış. Çok derinden gelen ilahi bir ses adama;
"Yıllarca bana inanmadın,yaratılışı kozmik bir kazaya bağladın, sana bu durumda yardım etmemi mi istiyorsun? Seni sevgili bir kulum mu saymalıyım?"demiş.
Adam untanç içinde: Biliyorum bunca yıldan sonra dindar biri olmayı istemem haksızlık, ama belki AYIYI DİNDAR yapabilirmisin." demiş
SES: peki " diye karşılık vermiş ve ışık kaybolmuş.Nehir tekrakmaya baslamış herşey eski haline dönmüş. Ayı pençesini indirmiş, iki pençesinide göge doğru çevirmiş, ve konuşmaya başlamış;
"ALLAHIM,senin rızkınla orucumu açıyorum, Hamdolsun bana verdiğin nimetlere...
Mucizeler
Bir Yahudi, bir Hristiyan ve bir Müslüman kimin daha çok dindar olduguna dair tartisiyorlarmis.
"Çölün ortasinda devemin üzerinde gidiyordum" demit Müslüman."Aniden, nereden geldigi belli olmayan çok büyük bir kum firtinasi koptu. Devemin yanina uzandim, deveyle birlikte kumlara daha çok gömüldükçe, gerçekten sonumun geldigini düsündüm. Ama, Allah 'a inancimi yitirmedim. Dua ettim, dua ettim ve aniden etrafimdaki on millik alanda firtyna durdu ve ben köyüme dönebildim.
Hristiyan , "Bir gün okyanusta küçük bir kayikta balik tutarken, dev bir firtina koptu. 2 metre boyunda dalgalar! Gerçekten sonumun geldiiini sandim. Tanri 'ya dua ettim, dua ettim ve sonra etrafimdaki on millik alanda firtina dindi, ben karaya çikabildim."
Yahudi anlatmaya baslamis. "New York sehrinin ortasindayken, yerde siyah bir çanta gördüm. Çantanin içine bakinca parayla dolu oldugunu gördüm. Cumartesi günü oldugundan ve bizim bu kutsal günümüzde paraya el sürmemiz yasak oldugu için, gerçekten sonumun geldigini düsündüm. Ama, inancimi yitirmedim. Dua ettim, dua ettim ve aniden, etrafimdaki on millik alanda "Sali" oldu.
BEN DE PEDERİM AMA
Bildiğiniz gibi bazı hristiyanlar papazlara 'Father-Peder-Baba' derler. Komünist rejim zamanında Rusya'dan zar zor kaçıp New York'a yeni gelen Salamon, metro'da bir papazın yanına oturmuş. O güne kadar hiç papaz görmediği için de sormuş
'Af edersiniz efendim, sizin gömleğinizin yakası neden ters?'
Papaz 'Çünkü ben bir pederim' demiş.
Salamon 'Ben de bir babayım ama gömleğimin yakası ters değil.
Neden siz yakanızı ters takıyorsunuz?' diye yine sormuş.
Papaz biraz düşünmüş ve 'Beyim ben bir çok insanın pederiyim' demiş.
Salamon 'Benim de çok çocuğum var. Tam dört kızım ve dört oğlum var. Ama yakam ters değil' diye cevap vermiş.
Papaz 'Ben yüzlerce, binlerce hatta milyonlarca insanın babasıyım' deyince Salamon gülmüş ve
'Beyim' demiş 'Ben sizin yerinizde olsam yakamı ters takacağıma pantalonumu ters giyerdim'
MANASTIR HAYATI
Bir manastırda yaşayan üç rahibe oturmuş dedikodu yapıyorlarmış.
Birincisi 'Kızlar' demiş 'Geçen gün baş papazın odasını temizlerken bir sürü seks mecmuası buldum'.
Diğerleri 'Peki ne yaptın?' diye sorunca ilk rahibe 'Hiiç' demiş ne yapacağım hepsini çöpe attım'
İkinci rahibe anlatmaya başlamış 'Bende bir ay önce baş papaz efendinin odasını temizliyordum bir sürü prezervatif buldum'
İlk rahibe sormuş 'Peki sen prezervatifleri ne yaptın? Attın her halde'
İkinci rahibe 'Yok canım' demiş 'Hiç üşenmedim tek tek hepsini iğne ile deldim ve tekrar paketlerine koydum'
Bunu duyan üçüncü rahibe düşmüş bayılmış..
BİTSİN BU DAVA
Bektaşi'nin birine konuk gelecekmiş. Bektasi konuğu nasıl ağırlar... Elde yok, ayakta yok.. Mahçup olmak da istemiyor... Komşusu Yahudi'nin bir sürü keçisi varmış...Onlardan birini çaktırmadan alıp kesiyor... Ama çaktırmadığını sanan kendisi... Yahudi, ağacın arkasından gözlermiş durumu... Diyor ki kendi kendine, "Kadıya gitsem.. Kadı Müslüman, o Müslüman, ben Yahudi… Davayı kazanamam. Hadi kazandım, Bektaşi'nin nesi var ki, ondan alıp bana versin... Biz artık Allah'ın huzurunda hesaplaşırız... Yıllar geçiyor. Yahudi, Allah'ın huzurunda davacı oluyor, Bektaşi'den... Mahkeme kuruluyor..
Allah :
-Sen Yahudi kulumun keçisini kesmişsin, diyor Bektaşi'ye...
-Kesmedim, diyor Bektaşi...
-Ben gözlerimle gördum diyor, Yahudi..
-Allahım, diyor Bektaşi... Bir mahkemede bir adam hem şahit, hem davacı olamaz.
-Haklısın ama, diyor, Allah Ben her şeyi görürüm. Ben de gördüm, kestiğini...
-Allahım, diyor Bektaşi...Aynı mahkemede, hem şahit, hem hakim olunmaz...
-Gene haklısın, diyor Allah... O zaman getirin keçiyi ona soralım...
-Ne!... diyor Bektaşi... Keçi burada mı?...Ver onu o zaman bu Yahudi'ye...Bitsin bu dava..
Alacaklı
İstanbulun eski devirlerinde azınlıktan bir tüccar Jacob Efendi; nasıl olduysa müslüman bir tüccardan borç alır ve bir türlü ödemez. Haftaya, yok öbür haftaya derken bizimkini oyalayıp durur, sonunda bizimki Jacob Efendinin kapıya dayanır borcunu ödemesini ister. Öderdin ödemezdin derken bizimkinin kafası bozulur açık pencereden uzatır Jacobun kafayı dışari, geçer arkaya başlar bi güzel düzmeye.
O sırada pencereden öğle namazı için salına salına camiye giden imami gören Jacob efendi eli yüzü kan ter içinde, telaşla bağırır imama
-İmam efendiiiii, acele edesin be bre, öğle namazi vakti geçmek uzeredir. Okuyasin hemen su ezani.
İmam kaldırır kafayı pencereden kafası görünen Jacob Efendiye seslenir.
- Yahu Jacob Efendi, sana ne bizim ezan vaktinden. Müslüman olmadığına göre sana ne ezan vaktinden ?
Jacob efendi zar zor cevap verir:
-Öyle demeyesin be imam efendi, bizim de vardir icimizde bir parcacik muslumanlik !!!
KENDİNDE OLMAYANI
Bektaşi, camide namazdan sonra dua etmiş :
-Ey ulu Tanrım, bana bir rakı parası ver!
Yanında namazını bitiren softa da, ellerini kaldırmış :
-Rabbim, bana iman ver!
İki duayı da işiten hoca, Bektaşiye :
-Bak, herkes ne isitiyor Tanrı'dan, sen rakı parası. Utanmıyor musun?, demiş
. Bektaşi usulca :
-Ne yapalım hoca efendi, herkes kendisinde olmayanı ister, demiş.
Peşin Namaz
Bektaşi ile bir hoca birlikte yola çıkmışlar, bir süre sonra hoca :
-Namaz saati! demiş, başlamış kılmaya...
Rekat üstüne rekat, selam üstüne selam... Bektaşinin beklemekten canı sıkılmış, hoca namazı bitirince sormuş :
-Yahu bu ne uzun namaz böyle?
-Kazaya kalmış namazlarım vardı, onları eda eyledim!
Bektaşi :
-Eh ben de bir namaz kılayım! demiş ve başlamış namaza...
Ama ne namaz, bitmiyor, sonunda hoca dayanamamış :
-Erenler, senin namaz da uzun sürdü!
-Önümüzdeki haftanın namazını kıldım!
Hoca şaşırmış :
-Yahu olur mu böyle şey?
Bektaşi gülmüş :
-Yukarıdaki senin veresiyeni kabul ediyor da, benim peşinimi niye kabul etmesin?
Trafik
Papazın biri bisiklet kullanırken polis bunu durdurmuş.
-Ehliyet ve ruhsat lütfen
papaz -ehliyetim yok ama cebimde incilim, sağ omuzumda isa, sol omuzumda iyi melek var demiş.
polis -hem ehliyetin yok hemde bisiklete üç kişi biniyorsun demiş
Papaz ile Zangoç
Papaz, iki metre ilerisinde duran zangoça sormuş:
"Gizli gizli sen mi içiyorsun kutsal şarabı?"
Zangoç'ta derin bir sessizlik...
lyice köpürmüş Papaz:
"Sana soruyorum be adam! Duymuyor musun?"
"Hayır, buradan hiçbir şey duyulmuyor efendim!"
Olacak şey mi! İki adım öteden beni duymuyorsun..." Zangoç bıyık atından gülmüş; "İsterseniz yer değiştirelim, anlarsınız..." Yer değiştirmişler.
Bu kez Zangoç seslenmiş:
"Kilise için toplanan yardımları kim iç ediyor?" Papaz kendi kendine söylenmiş:
"Hakikaten yahu! Buradan hiçbir şey duyulmuyor."
Skorbord
Temel, evli bir arkadaşını ziyarete gider. Evin hanımı çok güzel bir içki masası hazırlamıştır. Hep birlikte yiyip, içip sohbet ederler. Kimse zamanın nasıl geçtiğinin farkına varmaz. İçkinin etkisiyle, ev sahibi sızar ve horlamaya başlar. Kadın, Temel'e yaklaşır ve kulağına fısıldar:
- Haydi biraz sevişelim.
Temel sıkılarak:
- Nasıl olur? Sen benim arkadaşımın eşisin. Hem sonra ya aniden uyanırsa ?
Kadın, üstündeki son giysiyi de çıkartırken: - Yer yerinden oynasa, uyanmaz artık. Temel eğilir ve arkadaşının göğsünden bir kıl kopartır. Arkadaşının horultusunda hiçbir değişme olmaz. Bunun üzerine kadınla çılgınca sevişmeye başlar.
Kadın, bir süre sonra içli bir sesle:
- Haydi bir daha.
Temel, arkadaşının göğsünden bir kıl daha kopartır, horultu yine devam etmektedir. Bir kez daha sevişirler. Olay, sabaha kadar tam beş kez tekrarlanır. Güneşin ilk ışıkları odaya dolarken, Temel bir kıl daha koparınca, arkadaşı: - Bak dostum, bütün gece karımla seviştin. Ses çıkartmadım. Ama beni skorboard olarak kullanmaya devam edersen, canına okurum ha!
Çukur işi
Temel bir grup arkadaşıyla çukur açıyormuş.Bir başka grupda gelip çukurları kapıyomuş. Adamın biri çok merak etmiş ve ne yaptıklarını sormuş.
Temel: -Bir grup daha fardu, onlarda fidan dikeydu, bucün gelmeduler, piz de pizim işler geri kalmasın diye çalişayruz...
Dedikoducu Pezevenk
Temel hergün evine trenle gidip gelmektedir.Yine bir gün trende giderken karşısında oturan adamın biri pezevenk der. Temel şaşırır acep bağamı dedi diye sağına soluna bakınır. Adam yine pezevenk der.Temel yine şaşkınlık içinde sağa sola bakınır; sanırım bağa dedi der. Olay çıkmaması için ilk durakda iner ve olayı evde karısına anlatır.
-Fadime bugün trende adamın biri bağa pezevenk dedi der.
Fadime ; hadi ya bak terbiyesize der.
Temel ertesi gün aynı adamla tekrar trende karşılaşır.Adam bu sefer Temel'e bakarak şöle der:
-Dedikoducu pezevenk...
Dile benden ne dilersen
Temel, Dursun'a arabasının öyküsünü anlatıyordu :
-"Bir gün otostop yapıyordum ki önümde, bu arabayla, mini etekli güzel bir bayan durdu ve beni arabasına aldı. Bir süre gittikten sonra kadın arabayı kuytu bir köşeye çekti. Mini eteğini iyice yukarı çekip, dudaklarını ıslattı ve "Benden ne istersen alabilirsin" dedi, ben de arabasını aldım."
Dursun : -"iyi etmişsin Temel, zaten mini etek sana hiç yakışmazdı!."
Firar
Ufak bir suçtan hapse düşen Temel'in koğuş arkadaşı sık sık hastalanmakta haftada bir doktora gitmektedir.Adamın doktordan her gelişinde bir uzvu kesilmektedir.Bir gün bacağı,sonra kolu,eli...Son gelişinde Temel koğuş arkadaşının kulağına eğilir manalı bir gülüşle: -Uy!Hemşerim sanmaki anlamayrum,bağa öyle geliyoki galiba sen kısım kısım firar edeysun...
İşaret
Balığa çıkacak olan Lazlar konuşuyorlarmış :
- Dün balık avladığımız yeri işaretledin mi ?
- Evet kayığa işaret koydum
- Aptal! Ya bugün başka kayıkla balığa çıkarsak ?!
Paça
Adamın biri Karadeniz'i gezerken bakmış bir köyde bütün koyunlar üç bacaklı. Merak etmiş ve arabasından inip çobana sormuş niye koyunlar böyle diye. Bunun üzerine çoban :
- Canımız her paça istediğinde koca koyunu kesecek değildik herhalde...
Yassı Tavuk
Karadeniz'i gezen bir adam yolda aniden önüne çıkan tavuğu ezmiş. Hayvanı ezdiği için üzüntü duymuş ve gidip sahibine en azından parasını vermek istemiş. Almış tavuğu ve hemen oradaki köye gitmiş. Elindeki tavukla kahveden içeri girmiş ve :
- Afedersiniz; ben hemen köy dışında bu tavuğu ezdim. Sahibini arıyorum, en azından parasını vereyim diye. Acaba bu tavuğun sahibi kim ? Bunun üzerine hep beraber tavuğa bakan Lazlar :
- Hemşerim sen yanlış geldin. Bizim köyde böyle yassı tavuk bulunmaz.
Mendil
Temel ve İdris sahilde gezinirken Temel'in kafasına martı sıçmış. Temel :
- Mendilin var mı
- Var da, ne yapacaksın ? Martı çoktan uzaklaştı.
Pro
Lazlar kahvede otururken bir arkadaşları içeri girmiş :
- Temel, ineklerinden pipo içen var mı ?
- Yok
- O zaman ahırın yanıyor
Boyacı Laz
Laza karayollarını boyama işi vermişler. Laz başlamış çalışmaya. İlk gün tam 200 metre boyamış. İkinci gün 100 metre, üçüncü gün 50 metre. Artık dördüncü gün 10 metre boyayınca amiri Lazı çağırmış:
- Hayırdır evladım iyi çalışıyordun ?
- Ben yine iyi çalışıyorum
- İyi ama dün 50 metre bugün de 10 metre boyamışsın.
- E... haliyle. İlk günlerde boya kovasına gidip gelmek kolaydı, sonraları çok vakit almaya basladı.
Doğan ın Yengesi
Temel ormanda agaç kesiyormus, o sırada çevreciler de ormanda yürüyüşe çıkmışlar, Temeli bu vaziyette görünce bir güzel pataklamışlar... Temel üstü başı perişan halde köye dönerken Dursun a rastlamış, Dursun;
-Ula Temel bu ne hal böyle? diye sormuş,
Temel de anlatmış;
- Ormanda ağaç keseydum, birden kalabaluk pir grup Doğan ın yengesini bozmişum diye dövdü peni, halbuki ne Doğan ı taniyruuum, ne de yengesuni..
Temel, Karısı ve Karısının Aşığı
Temel, bir haftalığına gittiği memleketten, haber vermeden erken dönünce karısını evde başka bir erkekle yatakta bulur. Derhal belinde taşıdığı tabancasına davranan Temel, yatakta yakaladığı adamı alnının ortasından vurur. Tabancayı tam kendi kafasına doğrultmuşken, karısı haykırarak üzerine atlar:
- Dur Temelim, kıyma kendine!..
Temel, sinirden titreyerek haykırır:
- Sus kaltak, sira sana da gelecek!..
Şişlik
Temel tarlada çalışırken çişi gelmiş, çıkarmış oraya çişini yaparken başlamış bağırmaya
-"uyy yandum!..".
Fatime kosmus yanina -"Ula ne oldi?"
Temel: -"Ari sokti çukumi daa."
Hemen kasabaya doktora giderler. Doktor Temelin aletini eline alır evire çevire incelerken Fatime de yandan onlara bakmaktadır. Fadime doktorun kulağına eğilir ve der ki:
-"Toktor bey acısını al ama şişluk kalsun
Bir kötülüğünü görsem tıklıycam
Temel evlenir iki ay geçer ama tık yok, haber önce Hatice'nin annesine, oradan tüm mahalleye ve tabii ki Dursun'nun kulağına gelir. İlk karşılaşmada Dursun dayanamaz sorar.
-Evlilik nasıl gidiyor Temel
-İyi gidiyor
-Nasıl böyle dersin tık yokmuş daha?
-Henüz hiç bir kötülüğünü gormedim ki.!!
BU FIKRALAR VELİ TÜRKEN TARAFINDAN KAYIT EDİLMİŞTİR